19 Mayıs 2009 Salı

FiTboL

Futbol'a 'fitbol' denilen zamanlarda, amacın o olduğu düşünülerek, verilen 'hadi gol yap' komutu alınan dönemde, sonraları mahalle maçlarının vazgeçilmezi olacak '9 katlı plastik top'la başlayan ilgili olma hali.

Plastik top istenilen yere çoğu zaman gitmediği için takımdaşına yakın olmaya çalışıp, ayağa pas çabaları; üstten aut, taş üstü diyaloglarından kaçmak için yerden plase şut atma uğraşları; dar mahalle sokağında hızlı hamle yapabilmek için her iki ayağı da kullanma çalışmaları. İzlenilen çizgi filmler, okulda yapılan muhabbetler, 10 dakikalık tenefüs maçları, mahalle maçları gibi eski okul partikleri.

2000 yılı şampiyonlar ligi finalinde real madrid valencia'yı 3-0 yenerken 75. dakikada kontra ataktan uzuuun bir koşuyla golü atan raul gonzalez'in attığı golden sonra 'kaptan tusubasa gibiydi, yol bitmedi' demesi yine o eski okulun izlerini taşıyordu.

Şimdilerin rahmetli veya beyaz saçlı 'sipor' abileri tek kanallı dönemde ekrandan 'fitbol' anlatırlardı. Kuralları, uluslar arası turnuvaları, dünya yıldızlarını hep o abilerle yaşadık, onlardan dinledik. Konuşma, okuma, yazma akışıyla dil öğrenildi, futbol izlemesi ve görece oynaması öğrenildi ama neden o abilerin futbola fitbol dediği ancak şekilleniyor.

Futbol; 'football'dan türkçeleştirilmiş, ayak topu anlamına gelen sözcük ve fitbol; feetball, ayaklar topu...

Eski okuldan gizli bir mesaj mı? Neden olmasın? :)